Babadan oğula tavsiye..
12 Şubat 2010
Bugün eski ama bir o kadar güzel bir yazıyı paylaşmak istedim. İtalyan bir yazar olan Oriana Fallacı 'Lettera a un bambino mai nato' isimli eserinden, Pınar Kür tarafından Türkçesi ’Doğmamış Bir Çocuğa Mektup’ olarak dilimize çevirilen kitaptan bir alıntı. Bir babanın oğluna motosikletin, motosiklete binmenin ve kendi yaşam felsefesine göre hayatı yaşamanın ne demek olduğunu anlatan bir yazı.
Bu yazı gerçekten motor severlerin beğenerek okuyacağı ve belkide henüz motor sürmemiş kişileri almaya ve sürmeye teşvik edici bir yazı olsa da ilk defa okuduğumda gerçekten motor kullanıyor olmamında etkisiyle çok farklı duygular hissettirdi.
Babam neredeyse benim yaşım kadar ( 30 dan gün alıyorum ama hiç göstermiyorum, hatta yaşımı söylediğim de "hadi oradan, bırak şimdi" diyip elindeki üstüme fırlatanlar bile oldu) yıla dayanan bir tecrübesi ve yaşımın beşte biri kadar çeşitli modellerde motosikletleri oldu ("Bu durumda kardeşim kaç yaşındadır?" gibi bir espri yaparak bu güzel yazıyı okumanızı engellemiycem). Yani kısacası motoru olan ve sürmekten zevk alan, ve buna ek olarak da motorun üstüne oturup sadece çalıştırmak istediğim de "Kalk hemen onun üzerinden!!" gibi cevaplar alıyorum babamdan (Motorunu benden daha çok sevdiğinden değildi tabi ki, babalık iç güdüsü ile beni tehlikelerden korumak istiyordu biliyordum.. Yani öyledir herhalde, gerçi motorunu da çok severdi..Bu işin aslını öğrenicem..). O zamanlar ona kızıp, bisikletime hız göstergesi almıştım. Ne düşündüğümü bilmiyorum. Tabi bu elektornik hız göstergesi aynı hissi vermemişti. Gençlik yıllarımda motosiklet sürme sevdam artıyor, yükseliyor, coşuyordu. Bende para kazanınca kendime alırım şeklinde ki restlerime babamın "Ben olduğum sürece motor süremezsin." sözü ile nokta konmuştu. Taa ki bu duruma, babamında rızasıyla, yaklaşık 3 sene önce bir başlangıç olarak bir CBF 250 almam ile son buldu. Hatta bu yazıyı da bana yakın zaman da kimin gönderdiğini de siz tahmin edin?
Evet, Babam! ;)
Mehmet ZoR
"Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet hayattır.
Birçok babanın korkusu oğlunun motosiklete binmesidir.Ölümden ve başka her türlü tehlikeli durumun çocuklarının başına gelmesinden korkarlar.
Benim senin başına gelmesinden en çok korktuğum şey ise hayatın zevklerini almadan yaşayan bir eğreltiotu olmandır.
Eğer yapmak istediğin şey orada duruyorsa ve aranızda bir tehlike dikilmişse, senin yapman gereken o tehlikeyi bertaraf edip, istediğin şeye ulaşmaktır. İşte bunu yapamazsan hayatın ancak bir eğreltiotununki kadar heyecanlı olabilir.
Motosiklete bin oğlum, ama dikkat et, Motosiklet tehlikelidir.
O tehlikenin üzerine aptal gibi gitme. Unutma Sun Tzu der ki; "kötü komutanlar önce savaşa girer, sonra nasıl kazanacağını düşünürler; iyi komutanlar önce nasıl kazanacağını bulmadan savaşa girmezler".
Önce viraja girip de sonra nasıl çıkacağını düşünen aptallardan olma.
Tehlikeleri en küçüğüne kadar bertaraf et. Hep tam koruma kullan, bakımsız motorla yola çıkma, alkollü ya da yorgun binme, kafan bozukken taksi tut, bilmediğin yolda risk alma, diğer araç sürücülerinden köşe bucak kaç.
Tehlikeleri nasıl dibine kadar bertaraf edeceğini bilemiyorsan sakın motosiklete binme, çünkü o zaman bu işi beceremezsin demektir.
Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet aşktır. Sadece kızlardan bahsetmiyorum, motosiklet macerası yaşam aşkıyla doludur.
Güneşi batıracağın yeri bilmek, üzerinde yaşadığın toprakları karışı karışına gezmek, her yaş ve meslekten insanla yolunu paylaşmak ve bindiğin makinenin üzerinde sanki çığlık atarmış gibi kopup gitmek, hayatı dibine kadar yaşamak, ancak bu araçla mümkündür.
Motosiklet macerasının içinde yaşam aşkı olmayan insanların tek yaptığı ise teknik detayları birbirlerine anlatarak kocaman, yararlı ama sıkıcı bir ansiklopediyi yaşayıp gitmektir.
Aşkın ucunu bırakma, heyecanlı ve renkli ol, sıkıcı olma. Sıkıcı olacaksan arabaya binip, hafta sonları futbol, akşamları ana haber seyrederek yaşayabilirsin, motosiklete ihtiyacın yok.
Günü yakalamayı bil oğlum, motosiklet senin yaşama enstrümanındır.
Kızlardan bahsetmiyorum dediysem, o kadar da demedim tabi. Hani bazen pembe bir Vespa üzerinde pembe kaskla kuğu gibi giden pembe pantolonlu bir kız görürsün ya? Git yanaş, merhaba de ona. Seni terslerse, kıza efendi gibi bir selam çakıp gazla bana gel, ensene bir tane patlatayım, sonra bira içmeye gideriz. Hayatı böyle yaşayacaksın işte, öküz gibi, ödlek gibi değil. Hem efendiliğini bozmayacaksın, hem de çılgınlığını koruyacaksın.
Ha hoşlandığın bir kız mı buldun? At motorunun arkasına, Datça'ya götür onu, Knidos'un sularıyla yıka. Can Yücel'in en sevdiğin şiirlerini okurken batan güneşi izlet ona, Domuzbükü'nde yıldızları ört üstüne uyusun. Sonra bu macera için bana teşekkür edeceksin.
Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet isyandır.
İnsanlık tarihi popüler kültürler ve onlara tepkiyle gelişen kültlerle doludur. Rock tarihi, 68 kuşağı, Avrupa bohemleri, Beatnick'ler hep aynı heyecanla tutuştular. Bugün bu ateş bir miktar sönmüş görünse de sen buna aldanma. İnsanoğlunun doğasında isyan vardır ve motosiklet bunun dışa vuruluş şekillerinin en güzellerinden biridir. Motosiklet bir ulaşım aracı değildir, bir isyan aracıdır, bunu kafandan çıkarma.
Hayatın rutinlerine dikkat et oğlum. Efendi ol ama içindeki serseriyi korumayı bil, akşam eve gelince takım elbiseni çıkarıp deri montunu giy.
Her zaman kravatın olabilir ama hiç yuların olmasın, her zaman bir patronun olabilir ama hiç efendin olmasın. Eğer seni zincirliyorlarsa o patronu, arkadaşı ya da sevgiliyi dehleyip, kravatı çöz, kol saatini fırlatıp at, gemileri yakmayı bil.
Hayatımda tanımaktan keyif aldığım insanların neredeyse hepsi, günü geldiğinde hayatında radikal değişiklikler yaparken gözünü kırpmamış insanlardır.
Ve bu insanların neredeyse hepsi motorcudur.
Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet dostluktur.
Bir motosiklet grubuna mutlaka gir. O Motosiklet grubunun içerisindeki bir kavgaya ise asla girme. Unutma ki insanın olduğu yerde sevgi de vardır, kavga da vardır. Toplumdan soyut yaşama, yolu paylaş. Ama kimliğini de kaybetme, yolunu şaşırma. Toplumun içinde dur, ama tek başına ayakta dur, sonuçta yol yalnız senin yolundur unutma.
Herkesle konuştuğun gibi, her tip motora da bin, tutucu olma. "Chopper gitmiyor, dönmüyor" diyenleri takma, altındaki V motorun ritmiyle dans etmeden isyanın ruhunu anlayamazsın. Sıkı bir enduroyla off-road yapmadan doğaya fazla kavuşamazsın. İbrende bir kez olsun 200'leri görmeden de adrenalin seni ilk defa içki içmiş 15 yaşındaki kız gibi sarhoş eder durur. Herkesi dinle ama hiç kimseye kulak asma. Motosiklet türlerinin her biri farklı amaçlarla üretilmiştir, birini seçeceksen seç, ama hepsiyle barışık ol, hiçbirinin fanatiği olma.
Motosiklete bin oğlum, çünkü ben hep motosiklete bindim.
Ve şu hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biri bu. Tek bir dakikasından bile pişman değilim ve iyi kötü her maceramın kıymetini bildim.
Hayatta öğrendiğim birçok şeyi bu iki tekerlekli cansız makineden öğrendim.
Motosikletle yaşa oğlum ve aradan yıllar geçerse ve ben motosiklete binemeyecek durumda olursam, gel bana maceralarını anlat, nereleri keşfettiğini, kimlerle hırlaştığını, kimlerle dost olduğunu, hangi şarabı kiminle içip, hangi güneşi nerede batırdığını.
Eğer ben ölmüşsem de çok önemseme. Motor üzerinde ölmüşsem neden pişman olmadığımı anlayacak tek kişi sen olacaksın. Eğer ölmemişsem şu pembeli kıza sor bakalım ablası var mı?
Sana bırakacağım en büyük miras, işte bu hayat rehberi, motosikletli hayatın ta kendisidir.
Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet hayatın ta kendisidir."
Oriana Fallacı
1 yorum:
bu kitabı okuduğum zaman ya küçüktüm hayatın anlamının farkında değildim ya da motora hiç binmemiş olduğum için değerini anlamayıp üzerinde durmamıştım...
ama ne olursa olsun inanılmaz korktuğum ve asla dediğim şeyleri denemekten de geri kalmadım hiç:)
bir çılgınlık anında bindim motora ve o kadar hızlı gitmemize ragmen yetmedi bana o hız hep daha fazlasını istedim...
bide cesaret ki arkada oturup açtım kollarımı iki yana titanic misali, gecenin bi yarısı sokak arasında yaptığımız o hız ve çılgınlıktan sonra anladım motor ayrı bi keyifmiş...
her ne kadar ben bu yazıyı okurken Mehmet benim kurduğum tüm hayalleri yıkmış olsa da yılmadan hayal kurmaya devam ediyorum bir cuma akşamı işten çıkmaya 22 dk kala:)
Hayat sadece motosiklete binmekten ibaret değilmiş, hayal kurmakta önemliymiş... Hayalllerini yıkmaya çalışanları kendinden uzaklaştırmayı bildiğin sürece:)
Yorum Gönder